5 Temmuz 2019 Cuma

SREBRENİTSA KATLİAMI HALA DEVAM EDİYOR

Yannis Vasilis Yaylalı

Srebrenitsa soykırımından kaçmak isteyen Bosnalı’ların kullandığı ve ‘Ölüm Yolu olarak bilinen orman yolunda üç gün sürecek olan ve Marş Mira adı verilen ‘Barış Yürüyüşü’ her zaman olduğu gibi  8 Temmuz da başlayacak. Srebrenitsa soykırımın da katledilenleri onurlandırmak için dünyanın birçok yerinden gelen aktivistler üç gün boyunca orman yolunda yürüyecekler.


Srebrenitsa soykırımını hala bilmeyenler için kısaca Srebrenitsa Soykırımı nasıl olmuştu anlatmak istiyorum .Srebrenitsa soykırımı Bosna-Hersek’in Srebrenitsa kentinde general Ratko Mladiç komutasındaki ağır silahlarla donatılmış Bosna Sırp ordusu tarafından 8300 Bosnalı Müslümanın katledilmesine verilen addır.

Yugoslavya'nın dağılmasiyla bırlıkte 1992 yılında Sırpların Bosna'da başlattığı soykırım işgalleri  doğuya  doğru hızla ilerledi ve nüfusunun yüzde 75'ini Müslümanların  oluşturduğu 36 bin nüfuslu Srebrenitsa'yı ele geçirdi. Birkaç ay sonra Boşnaklar kasabayı geri aldı. Ancak Sırplar Boşnakların elindeki bölgelere karşı 1993 Ocak'ı ile başlayan ve Mart ayına kadar devam edecek ikinci bir saldırı dalgası başlatı . Srebrenitsa ve Zepa, Sırpların elindeki bölgenin oldukça içlerinde, düşman birlikler tarafından kuşatılmış bölgeler  haline geldi. Çevre bölgelerden kaçan Boşnakların göçü sonucu  Srebrenitsa'nın nüfusu 60 bine çıktı. Su, gıda ve tıbbi malzeme kıtlığı başladı.

Birleşmiş Milletler, 1993'ün nisan ayında  Srebrenitsa, Zepa ve Gorazde'yi ''güvenli bölge'' ilan etti. BM Barış Gücü, bu bölgelere asker sevk etti ve Sırp  saldırıları durdu. Ancak Srebrenitsa etrafındaki Sırp kuşatması devam etti ve sonraki iki  yıl içinde çok az sayıda insani yardım konvoyunun kasabaya girmesine izin verildi. Müslümanların elindeki silahlar BM Barış Gücü tarafından koruma gerekçesiyle toplanmıştı.Şehre yıllar boyunca yardım malzemesi, özellikle de tuz girişi bilinçli bir şekilde engellemiştir. Bu şekilde Boşnaklar güçsüz bırakıldı ve General Mladiç’ten önce açlık çoktan Srebrenitsa da can almaya başlanmıştı .

SREBRENITSA SOYKIRIMI TAMAMEN BM GÖZETIMİNDE GERÇEKLEŞTİ

Srebrenitsa’da gerçekleşen soykırım  yukarıda da anlattığım gibi  tamamen barış gücünün gözetiminde gerçekleşti. Yugoslavya’nın dağılması ile başlayan iç savaş sürecinde Sırp milliyetçilerinin Bosna’da başlattıkları katliam üzerine BM araya girmiştidi  Srebrenitsa'nın da aralarında olduğu 6 güvenlik  bölgesi oluşturulmuştu. Savaştan önce 24.000 nüfusa sahip olan kentin nüfusu mültecilerin gelmesiyle 60 bine ulaşır. Güvenlik nedeniyle Srebrenitsa silahsızlandırılır. Mladiç komutasındaki askerler kente saldırılarını arttırınca, halk verdiği silahları geri ister. Fakat silahları alamadıkları gibi, bir gece yarısı Hollandalı askerler Fransalı komutandan aldıkları emirle kenti boşaltırlar. Katliam için adeta şehir hazırlanmıştır.

Nihai soykırım  için General Karaciç 9 Temmuz 1995 günü Srebrenitsa'nın alınması emrini verdi. Srebrenitsa’nın Tanjarz Kırsalı’nda tam 10.000 kişiyi esir alan askeri grup Mladiç’in emriyle öldürmeye başladı. Beş gün süren katliamda tam 8300 insan katledildi. Alınan Bosnalı esirlerden 2700 kişisi ise daha sonra serbest bırakıldı.

SREBRENİTSA YARGILAMALARI

Uluslararası Adalet Divanı  2007 yılında  Srebrenitsa ve çevresinde yaşananları 'soykırım' olarak adlandırdı. Farklı mahkemelerde görülen yargılamalarda Srebrenitsa katliamına katılmış 69 Sırplıya 699 yıl ceza verildi .

Sırp komutan Ratko Miladiç 2017 kasımında  muebbet hapise mahkum edildi. Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karadzic 2016 yılında  sonuca bağlansn davada 10 ayrı suçtan 40 yıla mahkûm edildi.
Ayrıca Lahey bölge mahkemesi  Hollanda'yı da suçlu buldu. Srebrenitsa'nın işgali sırasında BM bünyesinde görevli  Hollandalı askerlere  sığınmış 300 sivilin Sirp askerlerine teslim edilmesinden dolayı Hollanda'yı suçlu buldu.
Srebrenitsa soykırımın da  katledilen 8.722 kişiden ancak 6.610 kişinin cenazesine ulaşılabilmiştir . 1600 kurbanın cenazesine hala ulaşılamadı

SOYKIRIM KARŞITLARI SREBRENITSA DA  15. BULUŞMALARINI GERÇEKLEŞTİRECEK

Srebrenitsa katliamında yaşamlarını kaybedenleri anmak için dünyanın birçok yerinden bir araya gelen aktivistler bu sene yine 8 Temmuz günü erken saatlerde Nezuk’ta buluşarak üç gün sürecek ve Potoçari’de bulunan anıt mezarda sona erecek olan ölüm yolunda barış yürüyüşünü gerçekleştirecek. Srebrenitsa katliamında yaşamlarını kaybedenleri anmak için başlayan yürüyüş 11 Temmuz’da Potoçari anıt mezarında sona erecek.

SREBRENITSA SOYKIRIMI HALA DEVAM EDIYOR. BU YÜZDEN ACILI AİLELER İLE DAYANIŞMA ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM

Srebrenitsa soykırımı yargılamaları yapilsa da , bu tür  bir çok katliam ve soykırım yargılamaların da  olduğu gibi belli ulusal sonuçlar  elde edilse de , (göstermelik Hollanda kararının dışında) yaşanan soykırımın uluslararası sorumluları hala ortaya çıkarılmamıştır. Srebrenitsa soykırımının üzerinden 24 sene geçse de bu yüzden acılar hala taptaze ,yaşamlarını yitirenlerin yakınları hala adalet mücadelesi vermeye devam ediyor. Buradan bir kere daha bu tarifsiz soykırım acısını yaşayan Srebrenitsa halkına, acılı ailelere sabır diliyorum, acılarının önünde saygıyla eğiliyorum ve dayanışma duygularımı paylaşıyorum.

Buradan HDP dahil tüm muhalif  siyasi parti ve sivil toplum örgütlerine çağrıda bulunuyorum. Bu sene Srebrenitsa da sizde hazır bulunun, üç gün sürecek ölüm yolunda barış yürüyüşüne dâhil olun, yürüyüşün sonunda Potoçari anıt mezarinda aileler ile birlikte törende hazır bulunun.Bu zamana kadar ben Srebrenitsa törenlerinde ne HDP'nin, ne de  muhalif diğer gurupların adını duydum. Oysa soykırım ve katliamların dili,dini, ırkı, ideolojisi olmaz. Bu önemli bir insanlık fırsatı, biz hep kendi bulunduğumuz yerden yaşadığımız acılara saygı duyulmasını istiyoruz fakat benzer şeyi biz Srebrenitsa da yaşanan soykırım  açısından hiç değerlendirdik mi.Yaşadığımız bir çok katliam için sürekli vicdan çağrısı yapıyoruz peki biz kendimiz için öteki sayılacak olanların yaşadıklarına ne kadar duyarlıyız bunu gösterme zamanı, tam vicdanlı   olma zamanı . Roboski'ye Reyhanlı'ya ,Suruç'a , Ankara'ya  adalet talep edebilmek için  önce Srebrenitsa'ya adalet istemeliyiz...

3 Temmuz 2019 Çarşamba

BİZ PONTOSLU RUMLARIN MEŞRULUĞUNU KIMSE SORGULAYAMAZ


Yannis V Yaylalı

Turkiyede bir ilk  olarak Trabzon Rumcası sözlüğü yayınlandı. Sevgili Aziz Küçük de Duvar Kitap'a Vahit Tursun'un  yeni çıkan Romeika-Türkçe sözlüğü için tanıtım yazısı yazdı.

Yazıda ki paylaşılan bir nota bir şey söylemeden edemeyeceğim. Ne menem bir şeymiş bu islam.Bu nasıl bir tehlikedir , ayrıca siyasal islamin geldiği noktayı göstermesi acısından da ne acı durumdur . Geçenlerde benzer görüntüyü  İmamoğlu'nun istanbul belediyesin de verdiği toplu dua resminde de görmüştük . İste Kürtler het fırsatta  diyor ki Türkler'e biz islami öğrettik.

Yani her kim meşruluk sorunu yaşıyorsa kraldan kralcı olma yarışına katiliveriyor. Bu müslüman kardeşlerin Türkiye versiyonu olan AKP'nin ve  projesi olan siyasal islaminın ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. Maalesef ki bu yarışa biz Pontoslu Rumlar da dahil oluyoruz. Aziz'in tanıtım  için yazdığı yazının bir bölümünde  Vahit Tursun' dan alıntılıyarak   'islam'in anadolu da  yayılışında kullanılan en önemli anadilin Romaika olduğunu belirtiyor. Bu not ne saikle paylaşılmış bilmiyorum ama islam yayılınca ne Kürtlerin başı göğe erdi. Ne de biz Pontoslu Rumların .

Bence çok talihsiz bir not paylaşımı olmuş ki , soykırım dönemi anlatıları dinlenirse , o süreçte bir çoğunun soykırıma katilma nedeni islam dinidir. Ve bugün Kürtler yine yayılmasında yardımcı olduğumuz bu din kullanılarak soykırıma tabi tutuluyorlar. Inanin bir uyanış ile tekrar ayağa kalktığımızda Pontos'da bize yine yayılmasında yardımcı olduğumuz dini kullanarak saldıracaklar.

Bizim kimseye ne müslüman olduğumuzu , ne de hiristiyan olduğumuzu kanıtlamamiza gerek yok.Bize yapılanlara karşı hak ve adalet mücadelesi yürütürken, kendi kimlik değerlerimize, dilimize, kültürümüze sahip çıkmamiz yeterli. Biz kimsenin varlığını sorgulamıyoruz, kim neyse öyle kabul ediyoruz,  Kimse de  bizim varlığımızın meşruluğunu  sorgulayamaz, biz nasılsak bizi öyle kabul etmek zorundalar.

Sözlüğümüze gelince yakın modern cağ anlamında bakılınca ilk ve çok değerli eserimizdir. Belki biz Pontoslu Rumlar için tam  Kuran sayılmasa da onun abecesi olduğunu rahatlikla söyleyebilirim, emeğine sağlık sevgili Vahit Tursun. Biliyorum ki çok değerli mesailerini gözün kapalı dilimiz için harcadın, ve harcamaya da devam ediyorsun .Tüm Pontoslu Rumlar bütün zamanlar da hep müteşekkir olacak sana.