Sayfalar

Sayfalar

13 Haziran 2019 Perşembe

1.DÜNYA SAVAŞI: TRABZON’DAKİ RUSLAR VE YAŞAM

Sam Topalidis1 ve Russell McCaskie2 2018.
(1. Pontus Tarihçisi, 2. Araştırma Görevlisi)
Çeviri: Ceyhun Dönmez (Mavri Thalassa Çeviri Kolektifi)

1. Giriş
Şimdiye kadar, Kuzeydoğu Anadolu’nun Karadeniz kıyısındaki (günümüz Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde- aşağıdaki harita) Trabzon bölgesinde Nisan 1916 – Şubat 1918 tarihleri arası Rusların kentte bulundukları süreçte var olan yaşama dair İngilizce çok az şey yazıldı. Bu araştırma Rus arşivlerine ve Sergei Rudol’foyich Mintsloy’un (1916- 1923)(Not 1) Rusça metinlerine ulaşmış ve İngilizceye çevirmiş olan Dr. Halit Akarca’nın araştırmalarından faydalanmıştır. Rus ordusunun kentte bulunduğu süreci “geniş çapta hastalıklar ve hem halkı hem de askerleri sefalete sürükleyen yiyecek kesintileriyle bir deneme süreciydi. Trabzon yöresindeki çeteciler, hırsızlık ve cinayetlerden sorumlu tutuluyordu” sözleriyle aktarıyor.


2. 1914’ten Mart 1917’ye: Ruslar Trabzon’da 
Kasım 1914’te, Rusya Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş ilan etti. Bu tarihten Mart 1915’e kadar, Rus savaş gemileri Trabzon’u tam altı kez bombaladı. 1914-15 kışında yaklaşık 6000 Osmanlı askeri ve sivil halkın daha çok tifüsten zarar gördüğü tahmin edilmekte. Ocak 1916’da Rus-Kafkas ordusu Osmanlı-Türk kuvvetlerine karşı Trabzon limanını hedef alarak en büyük saldırılarını başlattı. (Nekrasov 1992; Rogan 2015).  (Not 2.)
Mart sonunda Kazak piyade birlikleri – toplamda 18,000 erkek ve 4,300 at ile – Novorossiysk’den (Rusya), Rize’ye (Doğu Trabzon) nakledildi. 13 Nisan’a kadar, Rus General Liakhov ( Kafkas Kolordu Deniz Kuvvetleri Komutanı) 20,000 piyade ve 30 toptan oluşan 21 tabur askere sahipti. 16 Nisan’da Liakhov’un birlikleri Doğu Trabzon’da 13 km’lik bir alana girdi. (Allev ve Muratov 1953).

http://pontosworld.com/images/History/Topalidis/nisanyanmap.jpg

Harita: Kuzeydoğu Anadolu (Nişanyan&Nişanyan 2001, s.217). (Ölçek 180 km Trabzon’dan Erzurum’a)
18 Nisan 1916’da Pontos halkının temsilci heyeti Rus hattında ortaya çıktı ve Osmanlı Müslümanların 16 Nisan sabahına kadar Trabzon’u tahliye ettiğini belirtti. (Allen ve Muratov 1953). Trabzon’un Rus işgalinin hemen arifesinde , Osmanlı Bölgesel Valisi Cemal Azmi Bey kenti terk etmiş ve yönetimi Pontus Ortodoks başkenti Hrisantos’a emanet etmişti. (Not 3) (Ligue Nationale du Pont Euxine 1919).
Ruslar 18 Nisan’da Trabzon’a girdiğinde (Fotoğraf 1) (Neksarov 1992), yaklaşık 12 bin Rum’un kentte yaşadığını tahmin ediyoruz. Kent, Rum jandarmaların kontrolüne bırakılmıştı  [Silahlı Rum birlikleri kamu düzeninin sağlanması için silahlı polis görevi görüyorlardı] (Akarca 2014). Mintslov (1923), Rus birliklerinin kente girdiğinde Trabzon’da sadece bir iki düzine kadar Osmanlı-%Türk askeri kaldığını gözlemlemiştir. Yine de önemli sayıda Türkler kuşatılan şehirlerde kalmıştı (Akarca 2002). Sonrasında Rus birlikleri Gümüşhane’ye 18 Temmuz 1916’da, Erzincan’a da 25 Temmuz’da girdi. (Allen and Muratov 1953).   

http://pontosworld.com/images/History/Topalidis/trabzon-sphere.jpg


Fotoğraf 1: Rus Ordusu’nun Trabzon’a girişini anlatan bir illüstrasyon. The Sphere’da yayınlandı (Haftalık Londra Gazetesi) 29 Nisan 1916, s.7.
Mayıs 1916’da ise Rus Kafkasya Ordusu 123. ve 127. Piyade Birlikleri toplamda 34000 askerle beraber Kavata Köyü”ne (Trabzon’un doğusunda merkeze 8 km uzaklıkta) nakledildi. (Nekrasov 1992).  
Trabzon’a gelişleriyle beraber Ruslar, kentten ayrılan bazı Müslümanların evlerinin ve kamu binalarının zarar gördüğünü ancak kapalı işlemlerin ürünlerle dolu olduğunu herhangi bir zarara uğramadığını tespit ettiler. Haziran’da General Liakhov, kentin yöneticisi Rum Ortodoks Metropoliti Hrisantos’a yerel bir vali atadı (Mintslov 1923). General Iablochkin’in (Rus 5. Ordu komutanı) başında olduğu geçici askeri bir üs kuruldu (Akarca 2014). 
1916 – Rus Yönetimi
Rusların Trabzon’daki ilk zamanları ilk ayları kaotikti. Rum halkı Rus yönetimiyle çelişkiler yaşıyordu. Ruslar girmeden önce kenti terk eden Müslümanlar da dönüş yapmaya başladıklarında sorunlar çoğaldı. Müslümanların en büyük problemi Rusça konuşamadıkları için haklarını koruyamıyor, dertlerini anlatamıyorlardı. Hrisantos”un yönetimindeki Pontos Rumları bu süreci yönetti. Müslümanlar ile Ruslar arasındaki görüşmeleri organize ettiler. (Not 4) (Akarca 2014).
1916 Haziran’ında Tümgeneral Shvarts’ın kontrolündeki bölge 700 km2’den fazlaydı (Mintslov 1923).
Trabzon’daki Müslüman nüfusu arttığı için ciddi bir göçmen sorunu ortaya çıkmaya başladı (Akarca 2014).
Temmuz 1916’ya kadar nerdeyse tüm usta erkek, kadın ve çocuk; askeri imalat projelerinde ve çalışıp Rus rublesi almaya başladılar. Hatta ekmeklerini bile rubleyle ödemeye başlamışlardı (Akarca 2014).
Mintslov (1923) (Haziran’da) Rusların her gün bin kadar Rum işçinin istihkam alanında çalıştırıldığını belirtmektedir. Komik bir şekilde Rumların çalışmayı evlerinde kahve içip kumar oynamaya tercih ettiklerini belirtmektedir. Rum farklılığı Mintslov’a göre Ruslar’ın Rumlara az sayıda arzı söz konusu olduğundan anlaşılabilir bir durumdu.
Rumların çoğunluğu köylerini ve kentlerini imalat çalışmalarında çalışmak için terk etmemiştir (Not 5). Ruslar için gönüllü olarak çalışmayı isteyenler sadece haftada 4 gün çalışmak istediklerini talep etmişlerdi. Ancak düzgün ödemelere ve görevlendirmelere rağmen yeteri kadar Rum işçi yetersizdi. Sonucunda da Ruslar tüm yetkin kişileri bir araya toplayıp çalışmaya zorladı. Bu yöntemle Ruslar için çalışan Müslümanlar da kapsam içine alınıyordu. (Akarca 2014).
Trabzon’daki yaşam neye benziyordu?
1916’da Mintslov (1923) Trabzon bölgesinde bir hastalığın ortaya çıkışından bahsetmektedir. Temmuz ayında, askeri personelin yüzde 30’unu da kapsayan humma hastalığı baş gösterdi. Aynı zamanda pire, sinek ve sivrisinek istilası da artmıştı. Ağustos ayında Ruslar at ve sığırları sinek sorunu sebebiyle Trabzon’da yasakladı. (Sinek problemi o kadar ciddi olmalıdır ki Ruslar yerel halka yakaladıkları her bir sinek için 15 ruble veriyordu)
Ağustos ayı geldiğinde, Trabzon’da 2 çeşit hastane olduğu belirtilmektedir: biri askeri amaçlı, eski ilaç ve tedavi ekipmanı bulundurmayan diğeri ise Kızıl Haç için çalışan, doktor bulundurmayan ancak her şeyden yeteri miktarda var olduğu bir hastane (Mintslov 1923).
Eylül’de bin 200 kişi gemilerle Gürcistan, Batum’a (Resim 1) göç ettirildi. Bunların 15’i yaralıydı, kalanı da bulaşıcı hastalıklarla mücadele ediyordu. Trabzon ise tamamen hasta askerlerle doluydu. Hatta bazıları ölmüştü bile. 600’ün üzerinde insan hastanelerde tifüsle başa çıkmaya çalışıyordu. Hijyenik koşulların yetersizliği sebebiyle kolera ortaya çıktı, grip ve sıtma ise Trabzon bölgesinde hala apaçık ortadaydı. Bu sağlık sorunları nedeniyle ciddi sayıda ölümler yaşanıyordu. (Mintslov 1923)
Dickerman’a göre (kaynağı bilinmemekte) 1. Dünya Savaşı’ndan önce Trabzon’un etnik nüfusunun %57’si Müslüman, %26’sı Ortodoks Rum, %14’ü Ermeni ve 3’ü Katolik’ti (Akarca 2002).
Yine kentin toplam nüfusu 1. Dünya Savaşı öncesinden 44,000’den azdı (Topalidis 2015).
Miraslov’un araştırması Kasım 1916’da (Not 6) yayınlandı ve bulgularının bir özeti, Rus bülteni Listok’ta aynı ayda yayınlandı. Araştırması Müslüman, Rumlar, Ermeniler (Tablo 1 ) ile Trabzon Platana (günümüzde Akçaabat olarak bilinen) ve çevre köylerdeki çiftlik hayvanlarının miktarını içeriyordu (Harita 2). En az 25 kmlik bir alanı da kapsayan köylerin de dahil olduğu 207 yerleşim yeri güney Trabzon’u kapsıyordu. (Hatta bu araştırmasını 3 aydan fazla sürede bitirdiği söylenmektedir.) Miraslov, kayıtlı olan yaklaşık 62,700 kişinin yüzde 67’sini Müslümanların, yüzde 32’sini de Rumların oluşturduğunu belirtmektedir. Yalnızca %0,3 dilimlik az bir miktarın (Tablo 1) 1895 – 1915 yılları arasında Ermeni katliamlarının üzücü bir sonucu olarak kalabildiğini kaydetmiştir. Kaydedilen toplam nüfusta savaş esnasındaki yetişkin kadın sayısına kıyasla yetişkin erkeğin görece az olduğu (yüzde 34) görülmektedir. Araştırmanın Rum nüfusu içerisindeki kısmında da benzer bir sonuç vardır. Yetişkin Rum kadınlara kıyasla (yüzde 59) yetişkin Rum erkeklerinin sayısı daha azdır (yüzde 41). Belirtilen çocuk sayısı da çok azdır. Erkek nüfusunun azlığı, çeşitli salgın hastalıklar sonucu ölümlerin yaşanması ya da doğumların bildiriminin az olması bu sonucu ortaya çıkarmış olabilir.

Tablo 1: 19161’da Trabzon ve Platana bölgesindeki araştırmaya bağlı nüfus miktarı.
EtnisiteYetişkin ErkekYetişkin KadınÇocuk2Toplam% Etnisite
Osmanlı Türkleri6,75513,94421,53442,23367.4
Rumlar4,3926,3909,51920,30132.4
Ermeniler31352551650.3
Toplam11,28220,35931,05862,699100
1. Rus birlikleri ve zengin sınıf hariç.
2 hastalıklar sonucu ölüm ve üremeye engel olan yetişkin erkek eksikliğine bağlı olarak kayıtlı çocuk sayısı çok düşük.
3. 1895-1915 arası soykırıma bağlı olarak Ermenilerin sayısı düşün sayıda.
Kaynak: Mintslov (1916, s. iii).  
Kitromilides ve Alexandris (1894-85) Anadolu “Rum Psikopos bölgesi” nüfusunu 1910-1912  Rum nüfus sayımından –Trebizond başkentindeki 60,564 Rumu kapsayan- bahsetmektedir. {Trabzon başkenti, Resim 3].
Ağustos ayında, Mintslov yiyecek kesintileri sabebiyle hem doğu hem de batı Trabzon’a mısır elde etmek için giden yol boyunca Rumlar ve Türkler arasında bazı hatların çizildiğini göstermektedir. Çetecilerin soygunları öyle büyük sorunlar yaratmıştı ki, Mintslov Ağustos’ta kendilerini savunacak silahlı bir çiftçi ordusu için verilen talimatları yayınlamıştır. Rumlarımn silah kullanımında etkili olabileceğinden emin bile olmamasına rağmen (Mintslov 1923)… (etnik oluşuma bakmaksızın bu silahların koruma gerektiren her yerleşimci için mümkün kılındığı varsayılmaktadır.)
Yine aynı ay, yiyeceğin alk tabakasına dağıtımının sorunlu olduğu kaydedilmiştir. Dağlarda sığır vebası baş göstermiş, Trabzon’da araç ve atlar olmadığı için ulaşım minimal düzeye inmiştir. Savaşın getirdiği işçi yoksunluğu da tarım arazilerinin yarısı hasat edilemeden kalmış (Tablo 1) ve hasadın bir kısmı da toplanamamıştır. Yiyecek fiyatları yüksektir. Şimdi Trabzon çalışmayan (burada kasdedilen yiyecek üretilebilir olan araziler) tarım arazilerini terk eden işsiz yerel halkla doludur. Bölgeye lojistik olarak yiyecek getirmek çok zordur. Amiral Prince Putiatin (tüm kıyı limanlarından sorumlu) Trabzon’a yiyecek taşınmasını durdurmaya karar vermiştir (Mintslov 1923).
Trabzon’un Rus işgali sırasında çeşitli Rum gazetesi Trabzon’da yayınlandı. Türklerin günlük gazetesi de Ocak 1917’nin sonunda ortaya çıktı. Rus ordusunun haber bülteni Listok kentin (Rus) sakinleriyle Rus yönetimi arasındaki ana iletişim aracıydı. Bu gazetenin Rusça dışında bir dilde örneğinin olmadığı bilinmektedir (Akarca 2005). İlk yayını Kasım 1916 idi ve editörü de Mintslov idi (Mintslov 1923).

http://pontosworld.com/images/History/Topalidis/pontus-map.jpg


Harita2 : Trabzon Büyükşehir (MHTP. TPAΠEZOYNTOΣ) Helence.  Ölçek: 65 km (TPAΠEZOYΣ) Trabzon’dan (PIZOYΣ) Rize’ye.  
Ölçek: XAPTHΣ TOY ΠONTOY, (orijinal ölçek 1: 2.000.000), Atina, (c. 1919) Dimosth. P. Vasiliadou : www.pontosworld.com/index.php/photos/maps/595-pontus-republic-c-1919
Dini faaliyetlerin yanı sıra tiyatro, sinema gösterimleri ve konserler uzaktaki Trabzon’da Rusların sıkıcı yaşamını canlandırmıştı. Demografik değişimlere ve inşaat çalışmalarına ek olarak, kentteki sosyal yaşamın öbür yüzü sosyal kurumların faaliyetleriydi. Askeri törenler, geçit törenleri ve Rus-Ortodoks tatilleri, kent halkının kentteki Rus yönetimiyle işbirliği görülmekteydi (Akarca 2014).
1916’nın sonuna kadar, Trabzon Kent Konseyi yalnızca Rum yerleşimcilerden oluşmaktaydı. Aralık ayında General Shvarts Rus memur Dr Kefeli’yi konsey başkanı olarak atayıp 2 Müslüman Türk yerleşimciyi kentteki Türk sayısı arttığı için konseye ekledi (Akarca 2005). Protesto olarak, şehir meclisi lideri Fostiropoulos ve yaveri Triftanidis ile tüm meclis üyeleri istifalarını şehir meclisine sundular. Mintslov Rumların Dr Kefeli’den nefret ettiğini göstermektedir – başlıca sebebi herkesin nefret ettiği Karayim’lerden olduğu için (Mintslov 1923). (Karayimler Yahudi öğretisi ve geleneklerini içeren Talmud’u reddeden Yahudi mezhebidir, bkz: ww.chabad.org/library/article_cdo/aid/3347866/jewish/What-Is-the-Talmud.htm)
Terkedilmiş Türk mülklerinin kiraları şehir meclisi tarafından toplanıyordu ve bu gelirin yarısı beledi yatırımları finanse etmek için kullanılıyordu. Kalanı ise Rus-Fars bankasına gerçek Müslüman mülk sahiplerinin adıyla yatırılıyordu. Dr Kefeli atandığında ise eşi ve kendisi Türkçe konuşmalarını kentte Türkçe konuşan Müslümanlar lehine kullandı. Rus yetkililer ile aracılık yaptıklarında Müslümanlar yararına davranıyorlardı. Bunun sonucu olarak Müslümanlar daha fazla yapdım almaya başladı. Hatta daha önce Müslümanların okulu olmadığı için, 1916 yılının sonunda Müslüman erkek çocukları için bir okul da açıldı. (Kentte zaten birçok Rum okulu bulunuyordu) (Akarca 2008)
 Arkeolojik Araştırmalar
1916’nın Mayıs ayından Ekim’e ve Haziran 1917’den Ekim’e kadar Trabzon’da Ruslar tarafından iki arkeolojik araştırma yapılıyordu. Bu araştırmaların başında ise seçkin Bizans bilim insanı Prof. Fedor Ivanovich Uspenskii bulunuyordu. Ağustos 1916’daki Faroz meselesinde, Trabzon’daki Rum gazetelerden birinde Osmanlı Müslümanlarınca inşa edilen camilerin İslami hizmete devam edebileceği bildiriliyordu. Buna rağmen, İslami ibadetlere Rum Ortodoks kiliselerine çevrilmiş olan camilerde arkeolojik araştırma alanının altında kaldığı söylenerek izin verilmiyordu (örn: Aya Sofya Kilisesi (Fotoğraf 4), St. Eugenios Kilisesi (Fotoğraf 5), Panayia Chrysokephalos (Fotoğraf 6) ve St Philip Kilisesi)
Yedi eski Rum Ortodoks kilisesi Rum yetkililere teslim edilmemiş, Rumlarla kazı keşif ekibi arasında anlaşmazlığa sebep olmuştu. Arkeologlar bu eski kiliselerin kontrolünü ele aldıktan sonra Rus askerler, memurlar ve üst kademe yöneticiler bu tarihi dokuyu yağmalamaya başladılar. Eski Panayia Chrysokephalos kilisesindeki geçici depo-müze korunamadı ve Rus bilim insanları Ekim 1916’da kenti terk ettiklerinde yağma edildi. (Akarca 2008;2014)
1917 senesinde, Uspenskii, Bizans Trebizond İmparatoru Alexios IV (1417-29)’un heykelini eski Panayia Chrysokephalos kilisesi yakınlarında meydana çıkarmıştı (Fotoğraf 6). Alexios IV’un kalıntıları şu an Kuzey Yunanistan’daki Veria yakınlarında bulunan Panayia Sümela Manastırı’nda bir mezarda (Bryer ve Winfield 1985) Pontus Rum halkıyla beraber yatmaktadır (Not 7).

Ermeniler
Ağustos 1916’da Mintslov doğrudan görevleri dışında Trabzon’daki Ermeni Komitesi’yle de işbirliği içinde olduğunu belirtmektedir. 1915’te Ermeniler’in Trabzon bölgesinden sınırdışı edilmesinin ardından Ermeni evleri ve bilhassa 198 ticari dükkan şehirde terk edilmiş vaziyetteydi (Mintslov 1923). Polis Ermenilerin evlerindeki eşyaların çoğunu Ermeni okulunun da bulunduğu yeni Ermeni Kilisesi’nde, Trabzon’da, başpsikoposlukla anlaşarak hemen koruma altına aldı. Ermeni okulu Ekim 1916’da böyle bir okulun açılması için yeterince Ermeni öğrencinin var olduğunu belirterek yeniden açılmıştı (Surmelian 1946) (Not 8)
Mintslov (Ağustos’ta) 60 eski Ermeni dükkanının tamamıyla boşaldığını görmüştür. Ermeni Komisyonu’nun kendi salonu ve nerdeyse yarıya kadar eşya, mal ve kitaplarla dolu iki katlı bir evi vardı. Yine Mintslov, Komisyon’un kendi üyelerine zengin olmaları için dolandırıcılığa izin verdiklerinden şüphelenmiştir. Sonucunda General Shvarts Komisyon’un kapatılmasını ve tüm bağlantılı kurumların mühürlenmesini emretmiştir (Mintslov 1923).

http://pontosworld.com/images/History/Topalidis/stsophia-protasov.jpg


Fotoğraf 4: Ayasofya Kilisesi – sulu boya, N. D. Protasov 1917, Rus Bilim Akademisi Arşivi, St. Petersburg Branch bkz: http://ranar.spb.ru/rus/vystavki/id/561/ viewed Nisan 2018.



Fotoğraf 5: Yeni Cuma Camii—Eski St Eugenios Kilisesi (Kokkas 2005, s. 131). 



Fotoğraf 6: Ortahisar Camii—Eski Panayia Chrysokephalos Kilisesi (Chrysanthos 1933, s. 923).
Kanun ve düzenin devamlılığı en temel görevdi. Ağustos’ta Minstlov Trabzon’a yapılan tedarikleri sağlamakla görevli bir komiteye atandı. Ayrıca hırsızlık yapan çetecileri de önlemekle görevliydi. Ermenilerin Rus kontrolü altındaki bölgelere göçünün ardından bölgede cinayet ve hırsızlık baş göstermiş, çetelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Mintslov’un görevi ise bu çetecileri önlemekti. Ancak bir bölük askere rağmen emrinde yalnızca 30 asker bulunmaktaydı (Mintslov 1923). (Not 9.)
Ağustos’un sonlarına doğru, Mintslov’un emrindeki 30 Rus askeri 11 Ermeni çeteciyi dağlarda yakaladı. O sırada, Ermeni çetecilerin Türkleri ve Rumları soyduğu şikayetleri geliyordu. Rumların onlara hiçbir zarar vermemesine rağmen… Hırsızlıklar aynı zamanda Türkler tarafından da yapılıyordu (Mintslov 1923).
Platana’da (Akçaabat) Yaşam
Temmuz 1916’da kıtlık ve kolera Platana’da (Trabzon’un 14 km batısında) baş gösterdi. Ağustos’ta ise Platana’da düzeni inşa etmekle meşgul olan Rus Üsteğmen Biriukov Rumlara kötü davranıyordu. Kent çoğunlukla bomboş görünüyordu. Ekim’de Platana’daki deniz taşımacılığı 3 güne kadar tuttuğu için, açlık ve kargaşa artmıştı. Rus denizciler hırsızlık ve kaçakçılıkla anılan satıcılar olarak kayıt altına alınmaya başladı. Günlük üç ya da dört işletme yağmalanıyor ve bir denizci alıkonuluyordu. Platana depolarındaki Müslümanların tütünü Batum’da (Gürcistan, bkz Fotoğraf 1) satabilmeleri için Rus askerlerine verilmişti. Burada etkisiz bir Rus yönetiminin olduğu söylenebilir (Mintslov 1923). Mintslov’un araştırmasına (1916) göre Platana kenti 2,122 Ortodoks Rum ve Müslümanı kapsıyordu (Ruslar sayılmamıştır).
Mart 1917’de Platana kent meclisi ilga edildi ve Trabzon şehir meclisinden bir kişi tarafından yönetilmeye başlandı. Kefeli, Platana’ya gitti ve hazineden 30 bin ruble alarak Trabzon’a döndü (Mintslov 1923).
Gümüşhane – Maçka bölgesinde yaşam
Maçka’daki, Trabzon’a 25 km güneyde, çoğu ev harap olmuş, Müslümanlar tarafından yakılmış, yıkılmıştı. Müslümanlar birçok Ermeni’yi burada öldürdüğü için bu bölgenin kötü bir şöhreti vardı. Rus kontrolündeki alanın ötesinde, Trabzon’un 100 km güneyindeki çevrede, herhangi bir yönetimsel otorite bulunmuyordu (Mintslov 1923).
18 Temmuz’da Ruslar Gümüşhane’ye girdi. (Allen ve Muratoff 1953). Aynı ay, Müslümanlar belediyenin Rum başkanı Stastolidis’ten yardım gördüler. General Shvarts’a başkanın verdiği rapora göre, 30 bine yakın Müslümanın ekmek de dahil her şeye ihtiyaç olduğu belirtiliyor (Akarca 2014).
Ekim ortasında, Mintslov General Ianushkevich’e yazarak [Dük Nikolai Nikolayevich’in Personelden sorumlu Şefi, Kafkas Ordusu Kumandanı] Gümüşhane’ye (Fotoğraf 1) kadar olan tüm bölgenin açlık sınırında olduğu belirtiliyordu. Açlık ve artan hastalık Trabzon’u kırsal kesimden gelen göçmenlerle boğacak ve halk arasında düzensizliğe sebebiyet verecekti (Not 10) (Mintsloc 1923).
Rum Ortodoks Sümela Manastırı, tehlike içinde güneydoğu Maçka’nın devasa yalnızlığında bir dağın yamacında yatıyordu (Fotoğraf 1). Eylül 1916’nın başlarında, Mintslov ve Rodopolis büyükşehrinden, Kirillos manastırı ziyaret etti. Buradaki 5 papaz Mintslov’a Paskalya Bayramı sırasında (1916’daki Paskalya günü Jülyen Takvimi’ne göre 10 Nisan Osmanlı askerlerinin manastıra girmeye çalıştığından bahsetti. Bu beş papaz kaçmış ve Livera’ya gitmişlerdi. Osmanlı askerleri de Rus birlikleri yakınlarına gelene kadar Sümela’da dört ay kalmışlardı. Müslümanlar gümüş mutfak eşyaları, pahalı halılar, bir kütüphane kitap gibi bazı eşyaları almışlardı, kalan her şey ise dokunulmamış vaziyette kalmıştı. Şükür ki Müslümanlar, ünlü Panayia Sümela ikonune dokunmamışlar, bir şeyleri mahvetmemişlerdi. Manastır zengindi, çevredeki arsanın evlerine sahipti. Freskleri kazınmıştı. (Mintslov 1923).
3. Rus Devrimlerinin etkileri- Mart 1917’den Ocak 1918’e
Savaşın zorlukları [ve pek çok ciddi sorunlar] Rus monarşisini 1917 devrimiyle alaşağı etmişti. Çar Nikolas II, 15 Mart’ta tahttan çekildi ve Alexander Kerensky taradından yönetilen geçici hükümet yönetimi üstlendi (Rogan 2015). 1917 Devrimi ile beraber, Trabzon’daki inşa projeleri ve askeri komuta düzeni durduruldu, Rus birlikleri işhal altındaki Osmanlı topraklarında kalma arzusundan vazgeçti. Rus kuvvetleri bir dizi sorunlarla yüz yüze karşılaştı. Trabzon çevresindeki yerleşik halk vergilerini ödemeyi reddetmeye başladı. Binlerce asker Trabzon üzerinden Rusyaya taşındığı için konaklama ile ilgili acil bir ihtiyaç doğmuştu.  Bu akının sonucu olarak, askerler bazı kiliselere ve camilere zarar verdi. (Akarca 2008;2014).
Kerensky’nin geçici hükümeti Rus subayların artık seçili “Sovyetler askeri” tarafından yönetilen birlikler üzerindeki etkisini kaldırdı. Osmanlı bölgesinde kargaşa ortaya çıktı. Çoğunluğu askerden oluşan Trabzon’daki idari komite, seçiminden sonra git gide daha sessizleşti. Yazın bu rahatsız edici bir sessizlik yine Rusların bulunduğu Anadolu’nun doğusuna yerleşti. Osmanlı Ordusu 1917’nin kalanında tek bir mermi harcamadan konumunu muhafaza etti (Rogan 2015).
Lenin’in kontrolündeki Bolşevikler, 7 Kasım 1917’de [Jülyen Takvimi’ne göre “Ekim Devrimi”] iktidara geldi ve barış müzakeresi talebinde bulundu.  “Osmanlı şansına güç bela inanabiliyordu.” “
Osmanlı, ” Rus Kafkas Ordusunun temsilcileriyle buluştu ve 18 Aralık’ta resmi bir mütareke imzaladılar. Doğu Anadolu topraklarında ateşkes anlaşması yerini bir iktidar boşluğuna bıraktı. Aralık 1917’nin sonuna kadar, Trabzon’daki Rus askerleri gemilere el koydu ve Anadolu’yu terk ettiler. Ödeme yapmadan aylarca devam eden bu askerlerin çoğu giderken dükkanları yağmaladılar.
Kentteki düzensizlik silahlı Türk çeteciler Rusların çekildiği alanlarda kontrolü ele geçirdiği için çevredeki kırsal kesimlerde abartılı seviyeye çıktı.  Ocak 1818’in sonuna doğru, Trabzon’daki Amerikan Konsolosu “Türk çetelerinin giderek cesaret kazandığını ve Rus askerlerinin ise gitgide kötüleştiğini” rapor etmişti” (Rogan 2015, s.355-56).
4. Nihai Rus geri çekilişi – Şubat 1918
Ocak 1918’de Hrisantos, Osmanlı Kumandanı Vehid Paşa’yı Müslümanların Hıristiyanlara verdiği zararlar, incinmeler konusunda uyardı. Ardından kendilerinin korumaları için Rumlara silah dağıttı. Sonucunda ise Sümela, Tsita’ua ve Kapikkioi, Livera, Hamsikoy ve Santa civarlarını imha, yıkım ve tahribattan korudu (Rum Patrihnaesi 1919).
Kalan Ruslar da Şubat 1918’de kenti terk edince, Trabzon bölgesindeki Rumların yarısı da kenti Ruslarla birlikte terk etti (Chrysanthos 1933). Trabzon’daki Avusturya Konsolosu Kwiatkowski’ye göre Trabzon’da yaşayan 30 bin Rumdan 8 bini Şubat 1918’in sonunda Ruslarla beraber kenti terk etmeye zorlanmıştı.(Photiades 1987).
Hrisantos, ek olarak, kentindeki Rum Ortodoks nüfusunun toplam sayısının 1914’ten 1919’a kadar 52,000’den 23,000’e düştüğünü belirtmiştir (Vryonis 2007). (Kitromilides ve Alexandris (1984-85) önceden de belirtildiği üzere 1912-12 arasomdaki nüfusun yaklaşık 61,000 civarında olduğunu belirtmektedir.)
Ruslar ve Osmanlılar arasındaki anlaşmanın tersine, Osmanlı askerleri Rus işgali altındaki alanın sınırlarına girdiler. Trabzon 25 Şubat 1918’de tekrar Osmanlı”ya geçti. Osmanlı”nın deniz yoluyla getirdiği askeri takviyeler limana ayak basmaya başladı (Erickson 2001).


Fotoğraf 7: Boztepe’den Trabzon Limanı(2003).  

5. Sonuç
I.Dünya Savaşı’ndaki Rusların bölgede bulunduğu süreçteTrabzon Bölgesi’ndeki yaşam (Nisan 1916-Şubat 1918) yerel halk için yiyecek kıtlığı ve birçok hastalığın hüküm sürmesiyle zor zamanlardı. Yine de, Rusların bulunduğu süreçte halkın yiyecek sıkıntısı görece az ya da hiç yoktu. Ancak Osmanlı yönetime tekrar geçince Rumlar açlık ve evsizlikle karşı karşıya kalmış, ardından da binlerce Rumun ölümüyle sonuçlanan bir süreç yaşanmıştı.
Bu çalışma, I. Dünya Savaşı sırasında Rusların yönetimde bulunduğu süreçte Trabzon bölgesindeki yaşamı tanımlamaktadır ve öncelikle Rusça kaynaklara dayanmakla beraber Rumca ve Türkçe yazılı kaynaklardan alınan olayları da farklı bir “pencere” açmak amacıyla kullanılmıştır.

6. Notlar
Not 1
Sergei Rudol’fovich Mintslov Mayıs 1916 ile Mart 1917 arasında Trabzona gönderilen bir Rus Subaydı. Günlük formatında yazan Mintslov (1923), Gregoryen Takviminden 13 gün daha az çeken Jüliyen takvimini kullanmıştır. 1870’de doğmuş ve I. Dünya Savaşı esnasında Rus Ordusu hizmetine dönmüş eski bir subaydır. Nizhny Novgorod Arkeoloji Enstitüsünden mezun olmuş ve birçok bibliyografik çalışmalar hazırlamıştır (Büyük Sovyet Ansiklopedisi 1974).  Üretken yazarlığı ve kitap kolensiyonculuğuyla ünlüdür. 

Not 3 
Hrisantos’un başında bulunan Trabzon metropolitliği kentin 115 km batısa (Kesap’a) ve 165 km doğuya (Hopa’ya) kadar uzanan bir geniş bir bölgeyi kapsıyordu. Metropolitliğin içinde Sümela Manastırı, Sümela”nın kuzeyinde Peristereota ve Vazelon ile 25 km güneydeki Phodopolis Metropo litanlığının bir kısmı da bulunuyordu. (Kiminas 2009). 
Mintslov (1923) Chrysanthos’tan çok iyi Fransızca ve Almanca konuşan ancak Rusça konuşamayan büyük aydın olarak bahsetmektedir. [Ayrıca Yunanca ve Pontus Rumcası da konuşmaktaydı.]
Rus işgali esnasında (1916-18) Chrysanthos yerel Türk halkının acı çekmeyeceğini garantilemeye çalışmıştı. Yardımseverliği Rus işgali esnasında da binlerce Müslüman göçmenin Trabzon’da Rus ordusundaki Ermenilerin intikam saldırılarına karşı misafirperverliğiyle devam etti (Clark 2006). Gibbons (1916, s. 38-39)
“1877 savaşının bir sonucu olarak, Türkiye [Osm. İmp.] Ermenistan’ın Rusya’ya verilmesine zorlanmıştır. Bu bölgedeki Ermeniler ve Kafkaslar yaklaşık 40 yıldır Rus yönetimi altındadır ve doğal olarak Ruslar Türkiye’ye karşı [Osmanlılar] savaşmak zorundadırlar” diye belirtmektedir.
Hrisantos bir Osmanlı ya da Rus işbirlikçisi olarak görülmemelidir. Bir keresinde Rus yetkililerden [Hrisantos’u iyi tanıyan Mintslov ona sempati duyuyordu ancak General Shvats duymamaktaydı] bir ricada bulunduğunda Rus Kafkas Ordusu karargahında bu bir şüpheye duyulmasına yol açtı. General Iudenich, Rus Kafkas Ordusu BaşKomutanı, belediye başkanını ajan olmakla suçladı (Akarca 2014). 

Not 4 
Mintslov (1923) Haziran 1916’da Hrisantos’un Rus-Rum meselelerine karışmasına dair “Rumlar başka bir savunucuları olmadığı için erdemliydi” der. Hrisantos Rusları yabancılar olarak görmektedir.
Bazı yorumculara göre ise Kuzey Doğu Anadolu’daki işgalci Rus kuvvetleri ve Rumların  arasında her ikisinin de Ortodoks inançları nedeniyle bir bağ olduğu söylenmektedir. 

Not 5
Sam Topalidis’in büyükbabası Yannis Papazoglou 1916’da köyünden Trabzona gitmiş, Trabzon’un dış mahallelerinde Ruslar için çalışmıştır. Şubat 1918’in başlarına doğru, Ruslar Trabzon’u tamamen boşalttığında, Yanis ayrıca Ruslara güç kazanmaları için çalışmalarında ve Boz Tepe’deki cephanelikleri taşımada yardımcı olmuştur. Ruslar Trabzon’dan çıkarken neredeyse tüm akrabalarını da alıp beraberinde Trabzon’u terk etmişlerdir (Topalidis 2013)
Not 6 
Trabzon’daki keşifler esnasında, Uspenskii 400’ün üzerinde el yazması toplamıştır. Bu el yazmalarından işe yarar olanlarını Petrograd’a göndermiştir. Rum antika eserleri da ayrıca Rusya’ya götürülmüştür. Haziran 1917’de, Trabzonlu Rum gazeteci Leontidis Rus bilim insanlarını 4 sandık değerli eşyayı Rusya’ya kaçırmakla suçlamıştır (Üre 2014).

Not 7  
1915 Ermeni soykırımı esnasında bazı Ermeni çocukların Rumlar ve Müslümanlar tarafından korunulduğuna inanılmaktadır. Mintslov’un (1916) Kasım’da yayınlanan araştırması Trabzon’da ve Platana’da yalnızca 5 adet Ermeni çocuğun olduğunu belirtmiştir (Tablo 1). Bunun gerçek sayının görmezden gelinmesinden dolayı olduğuna inanılmaktadır.
Not 8
Yiyecek kıtlığı olmasına rağmen, Aralık 1916’da Mintslov (1923) fındığın Rusya’ya ihrac edildiğini belirtmiştir.
Not 9
Topalidis’in dedesi Trabzon’u Şubat 1918’de terk etmiştir. Tüm aile 17 Şubat’tan hemen önce çok karlı ve yakıcı derecede soğuk bir hava yaşanırken Trabzon limanındaki Rus gemisine binmiştir. Aileler gemiye bindiklerinde, Müslümanlar top atışı ile 5 gün süren kutlama yapmışlardır. Ruslar ise Müslümanların ateşine karşılık vermiştir. Çok sayıda Rum kaçmak istediği için insanlar dubalara sıkışarak tutunmuş, gemilerden birinin ardına düşen parçalardan saklanmışlardı. Gemilerle Batum kıyılarına ulaşan insanlara burada Rus olanların Osmanlı’ya yakın oldukları için Sokhumi’ye gitmelerini söylenmiştir. Bu insanlar ise Trabzon’dan 240 km uzakta Sokhumi’de karaya çıkmışlardır.

Teşekkür

Dr Halit Akarca’ya Trabzon’daki Rus haber bülteni Listok’un ve Mintslov’un (1916) “Trabzon Bölgesinin İstatistiksel Raporu”nun bazı kopyalarını bize gönderdiği için çok minnettarız.

8. Kaynakça
Akarca, HD 2002, The Russian administration of the occupied Ottoman territories during the first world war: 1915:1917, MA Thesis, Department of International Relations, The Institute of Economics and Social Sciences, Bilkent University, Ankara.
Akarca, HD 2005, ‘Trapezondskii voennyi listok: an important source for the history of the First World War in the Caucasus’, Journal of the Centre for First World War Studies, vol. 2, no. 2, pp. 25–43.
Akarca, HD 2008, ‘Trabzon became Trapezund: the transformation of an Ottoman city in to a Russian city during the First World War’, Paper presented at Ninth Annual Conference Central Eurasian Studies Society, 18–21 September 2008, Georgetown University, Washington DC, 18 pp.
Akarca, HD 2014, Imperial formations in occupied lands: The Russian occupation of Ottoman territories during the First World War, PhD thesis, Department of Near Eastern Studies, Princeton University, New Jersey, USA.  
Allen, WED & Muratoff, P 1953, Caucasian battlefields: a history of the wars on the Turko-Caucasian border 1828–1921, Cambridge University Press, Cambridge.  
Bryer, A & Winfield, D 1985, The Byzantine monuments and topography of the Pontos, vol. I, Dumbarton Oaks Research Library & Collection, Harvard University, Washington D.C.  
Chrysanthos, 1933, ‘H Eκκλησια Τραπεζουντος’, (in Greek), [The church of Trabzon] Archeion Pontou [Archives of Pontos], vol. iv–v, Athens.  
Clark, B 2006, Twice a stranger: how mass expulsion forged modern Greece and Turkey, Granta Books, London.  
Erickson, EJ 2001, Ordered to die: a history of the Ottoman army in the First World War, Greenwood Press, Westport, Connecticut, USA.  
Gibbons, HA 1916, The blackest page of modern history: Events in Armenia in 1915, the facts and the responsibilities, GP Putman’s Sons, London.  
Greek Patriarchate, 1919, Persecution of the Greeks in Turkey 1914–1918, (Greek Patriarchate in Constantinople), Hesperia Press, London.  
Halpern, PG 1994, A navy history of World War 1, Naval Institute Press, Annapolis, Maryland, USA.  
Kiminas, D 2009, The Ecumenical Patriarchate: a history of its metropolitanates with annotated hierarch catalogs, Orthodox Christianity, vol. I, The Borgo Press, Rockville, Maryland, USA.  
Kitromilides, PM & Alexandris, A 1984–85, ‘Ethnic survival, nationalism and forced migration: the historical demography of the Greek community of Asia Minor at the close of the Ottoman era’, Kentrou Mikrasiatikon Spoudon, [Centre for Asia Minor Studies], Athens, Bulletin 5, pp. 9–44.  
Kokkas, K 2005, Pontos: on the edge of the horizon, (in Greek) Foundation of the Hellenic World, Athens.  
Ligue Nationale du Pont Euxine, 1919, Greek republic of the Black Sea, Ligue Nationale du Pont Euxine, Paris.  
Mintslov, SR 1916, Statisticheskie ocherki Trapezondskogo ukreplennogo raiona, (in Russian), [Statistical report of Trabzon region], Trabzon, Turkey, (unpublished translation from Russian into English by Russell McCaskie).  
Mintslov, SR 1923, Trapezondskaia epopeia, (in Russian) [Russian accounts of Trabzon], Sibirskoe Knigoizdatel’stvo, Berlin, (unpublished translation from Russian into English by Russell McCaskie).  
Nekrasov, G 1992, North of Gallipoli: the Black Sea fleet at war 1914–1917, East European Monographs, No. CCCXLIII, Columbia University Press, New York.  
Nişanyan, S & Nişanyan, M 2001, Black Sea: a traveller’s handbook for northern Turkey, 3rd edition, (In Greek and English), Infognomon, Athens.  
Photiades, K 1987, The annihilation of the Greeks in Pontus by the Turks, Union of the Fighters for the Liberation of the Greek Lands Seized by Turkey, Germany.
Rogan, E 2015, The fall of the Ottomans: the great war in the Middle East, 1914–1920, Allen Lane, UK.
Surmelian, LZ 1946, I ask you, ladies and gentlemen, Victor Gollancz Ltd, London.  
Topalidis, S 2013, ‘The Pontic Greek family history of Sam Topalidis’, PontosWorld at: www.pontosworld.com/index.php/pontus/history/sam-topalidis/88-the-family-history-of-sam-topalidis
Topalidis, S 2015, ‘A history of Trabzon’, PontosWorld at: www.pontosworld.com/index.php/pontus/history/sam-topalidis/79-a-history-of-trabzon?showall=&start=1
Üre, P 2014, Byzantine heritage, archaeology, and politics between Russia and the Ottoman Empire: Russian Archaeological Institute in Constantinople (1894–1914), PhD thesis, The London School of Economics and Political Science, University of London, London.  
Vryonis, S 2007, ‘Greek labor battalions Asia Minor’, in The Armenian Genocide: cultural and ethical legacies, (ed.) R Hovannisian, Transaction Publishers, New Brunswick, New Jersey, USA, pp. 275–90.

Kaynak: MavriThalassa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız için teşekkür ediyorum