Sayfalar

Sayfalar

14 Haziran 2019 Cuma

YA ZALIM'IN YANINDA DURUP TOPAL OSMAN DİYECEKSİN, YA DA MAZLUMUN YANINDA DURUP HRANT DİNK , TAHIR ELÇİ DİYECEKSİN

YA ZALIM'IN YANINDA DURUP  TOPAL OSMAN DİYECEKSİN, YA DA MAZLUMUN YANINDA DURUP HRANT DİNK , TAHIR ELÇİ DİYECEKSİN

#HalaBuradayız

Yannis Vasilis Yaylalı

Seçimler dolayısıyla bir AKP klasiği ile daha karşı karşıyayız. Üç dönemdir AKP politikalarını takip edenler iyi bilir ki seçimler söz konusu olunca ilk akla gelen karşı tarafın ötekileştirilmesi politikasıdır. Kürtlere karşı girişilen ötekileştirme politikalarını biliyoruz artık, kısaca ifade etmek gerekirse 'terorizm ' eşitlenmek. Bu duruma bir çok kez şahit olduk, muhtemelen bundan sonra da benzeri şeylere şahit olacağız . Malum önümüz de kaybedilmiş bir seçimi kazanmak için yeni seçim var. AKPli yetkililer yine ötekileştirme politikalarını devreye sokacak da bu sefer karşılarında Kürtler yok da Trabzonlu Ekrem İmamoğlu var. Karediniz dediniz mi akla ilk gelen ve devreye neyin gireceği bellidir. 'Pontos,Pontosluluk ve Pontosculuk' hal böyle olunca karşı tarafı Pontoslu ,Pontoscu yaptıklarında onların elinde de üç halkın kasabı Topal Osman kalıyor.


Ben bu polemiğe dâhil olmayacağım, zaten dahil olunacak bir şey de kalmadı çünkü işin ilginç yanı bu linç kampanyasına maruz bırakılan da , bu linç kampanyasını örgütleyenler de kanlı katil Topal Osman'a bağlılık sözü verdiler. Bu arada olan yine bize oldu yine , herşeye rağmen  varoluş mücadelesi veren , hala kendini inkar etmeyen, susmayan Pontoslu Rumlar da var. Bu ötekileştirici kampanyanın alt metni doğru okunursa bir anlamda hala soykırıma, asimilasyona , inkara karşı ayak direyen Pontoslu Rumlara tehdit niteliğindedir. Bu olay bize bir kere daha  gösterdi ki  iktidarı ve muhalefeti ile soykırımda ısrar devam ediyor.

Bu seçim bahanesiyle bir kere daha iktidarı ve muhalefeti ile bizleri ötekileştirmeye maruz bırakan nefret söylemlerinden dolayı her iki tarafı da kınadığımı belirtirken bu dili ve üslubu kullanan kesimleri de ve derhal halkımızdan özür dilemeye davet ediyorum . İktidarı ve muhalefeti ile ne tür oyunlar organize ederseniz edin , ne kadar ötekileştirme politikalarını devreye soksanız sokun. Biz Pontoslu Rumlar ötekileştirmeyi kabul etmeyip sözümüzü çok çeşitli yollar ile söylemeye ve #halaburadayız demeye devam edeceğiz.

Peki seçim bahanesiyle bir ötekileştirme aracı olarak kullanılan ve her iki tarafın da bağlılık sözü verdiği Topal Osman kimdir ? Önce sırayla gidelim, mesela Topal Osman'ın Giresun'da olduğu zamanlar da ' verdiği bazı hizmetleri ' aktarmak istiyorum. Sonra sırasıyla bu anti-kahınamanın ülke sathında yaptıklarını , yaptıklarına karşı ise adli makamlardan tutun da en üst mülki amir ve siyasetçilere kadar ne tavır almışlar ortaya koymaya çalışacağım.

TOPAL OSMAN VE ADAMLARI YANLIŞ REÇETE  YAZDIĞI İÇİN RUM DOKTORU KATLETTİ.

Ümit DOĞAN'ın 'Mustafa Kemal'in muhafızı TOPAL OSMAN' kitabı Topal Osman'ın hunharca gerceklestirdiği bir çok cinayeti bir kahramanlık diye anlatıyor . Aslında bu tür anı kitapları dahi incelendiğinde nasıl korkunç bir şeyle karşı-karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu kitap da bir çok cinayet kahramanlık gibi atlatılmış . Ben sadece Giresun da geçmiş olmasından dolayı  'Acente Katibi Yorgi'nin  ve Doktor Tomayidis'in katledilmesi olaylarını size paylaşacağım ve siz bakın bakalım bu kahramanlık mı,  yoksa hunharca işlenmiş cinayet mi .

ACENTA KATİBİ YORGO CİNAYETİ

Acente katibi Yorgi 'Türk Hükümeti olmaz Yunan Hükümeti olur bunda ne var?" Dediği için Topal Osman tarafından infaz edildi

"Acente Katibi Yorgi ve Ahiskalioğlu Ahmet Ağa'nın arasinda öncelen sika bir dostluk varken, izmir ve istanbul'un işgalinden sonra tipki Çıtroğlu Sava gibi, katip Yorgi'nin de hal ve hareketleri değişmeye başlar. Bir konuşma es nasinda Ahmet Ağa'ya Türk Hükümeti olmaz Yunan Hükümeti olur bunda ne var?" der. Bu sözleri içine sindiremeyen Ahmet Ağa, durumu Osman Ağa'ya anlatır. Osman Ağa Yorgi Efendi yanına çağır. Yorgi Efendi demek Türk Hükümeti olmaz Yunan Hükümeti olur, bunda ne var değil mi? ( 227) der. Yorgi, "evet Ağa hazretleri" diye cevap verirken başina geleceği anlamıştir. Yorgiyi o günden sonra gören olmamistir "

DOKTOR TOMAYİDİS CİNAYETİ

Doktor Tomayidis yanliş yazdığı söylendiği ilaçlar yüzünden Topal Osman ve adamları tarafından infaz edildi

"1920 yilinin Mayıs (228) ayında, iki Rum doktor Türk hastalan muayene et memeye başlar, ettikleri zaman da başka hastalığa ait reçeteler verirler. Türk hastalar, Türk doktorlara muayene olup ellerinde reçeteyi gösterip, bu ilaçlar kullandık fakat şifa bulmadık, derler. Türk doktorlar bu reçetelerin başka hastalıklara ait olduğunu hastalara anlatirlar.(229) Osman Ağa'nın yeğeni ile evli olan Türk doktor Hicabi Bey durumu Osman Ağa'ya anlatar. Ağa'nin bu duruma pek can sıkılır. Gümüşreisoğlu Mustafa Kaptan'a bu iki doktora gerekli cezanın verilmesini emreder. Mustafa Kaptan hasta numarası yapar ve doktoru eve çağirirlar. Olayin devamini Osman Fikret Bey'in anlarandan aktaralım :

'Kaptan Mustafa hasta olmuş, Hacıhüseyin Mahallesi'nde bir evde yatıyordu. Osman Ağa'dan baktırmasını istemiş. Aga bir doktora güya baktırmış,hastaluk teşhis edilememiş. Doktor Hicabi Bey konsulteye lüzum gostermiş ve Ağa'nın emir ve tavsiyesi ile şehir doktorları hastanın evine gönderilmiştir. Kimi münferit kimi meslektaşları ile gitmişlerdi. Eve ilk giren Doktor Tomayidis ve yaninda ihtiyaten giden babasi Doktor Savlidi ve Hükümet doktoru Ali Hikmet Beylerdir Salona ve sedirin üstüne oturuyorlar Bitişik oda da güya hasta var ve kapısı yarı açıktır.

Bu arada doktor Şaban Bey eve girmiş Hicabi Bey de girmek üzeredir silahlar patliyor Doktor Tomaydis, babasi ve Hikmet Bey vunuluyor.(230) Evet, Hikmet Bey de yanlislıkla vurulmuştur. Türk doktorlarin, Osman Aga'nin adamlarının Rum doktorlara öldüreceğinden haberleri yoktur. Silahlar patlayunca kaçmak isteyen Hikmet Bey, Osman Aga'nın onu hiç tanimayan bir adami tarafından yanlislikla vurulur. Osman Ağa çok uzulur ve sinirlenir "Bu hatay hanginiz yaptiniz?(231) . diyerek adamlarna bağırıp çağırsa da ne yazik ki iş isten geçmiştir" [ 227)Sarıbayraktaoglu a g e sayfa 88 I 228) Topallı a g e olayin temmuz ayında olduğunu yazar I 229) Sarıbayraktaoglu a g e sayfa 105 I 230)Topallı a g e sayfa 188 I 231) Sarıbayraktaoglu a g e ]

ASKER KAÇAĞI

Kahraman diye gösterilen Topal Osman[1] asker kaçaklarından biridir. Süren Osmanlı-Rus savaşına 1916 yılında Boçka'da dahil olmuş, çetevari davranışlarına orada da devam etmiş ve sıcak savaşı cepheyi görünce kaçma belirtisi göstermiş olduğu için birlik komutanı 50 değnek sopa cezası vermiştir. Bu sopayı bahane ederek çürük raporu almış ve savaştan kaçmıştır.

İngilizler İstanbul hükümetine verdikleri raporda Samsun ve çevresinde müslüman halkın Rumlara baskıda bulunduklarını bildirmiştir. İngiltere padişah Vahdettin'e bu bölgede Rumlara karşı girişilen saldırıların durdurulması için baskıda bulunur. Padişah yöredeki karışıklıkların önlenmesi amacıyla, Mustafa Kemal'i 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirir. Mustafa Kemal Hükümet Komiserliği ve askeri makamlara emir verme yetkisini de alarak 19 Mayıs 1919'da Padişah’ın emriyle Samsun'a gelir.

ARANAN ERMENİ KATİLİNE MUSTAFA KEMAL RİCASIYLAÜSTANBUL HÜKÜMETİNDEN AF..

Daha sonra Atatürk'ün fedaisi diye nam salacak olan Topal Osman bu namı haklı şekilde elde etmiştir. Ermeni katliamına karıştığından dolayı İstanbul divanı harb tarafından tutuklama kararı çıkmış ve aranmaktadır.[2] Aranmakta iken Teşkilat Mahsusa’nın son başkanı Hüsamettin Ertürk’e göre Mustafa Kemal Samsun gelir gelmez Havza'da topal Osman ile görüşmüştür.

8 Temmuz 1919 tarihinde Vahdettin tarafından tutukluluğu kaldırılır. Tam bu dönemde tutukluluğunun kaldırılması tabii oldukça manidardır. Daha önceki gösterdiği çabalar bu hapis cezasının kalkmasında etkisi bulunur. Yani daha açık söylemek gerekirse ermeni katliamındaki başarısından dolayı, yeni görevlere dahil edebilmek için hapis cezası kaldırılır. Karadeniz’deki bu yeni görevi bugün bilmeyen yok gibidir. Karadeniz'de kalan Rum halkının da ya öldürülmesi ya korkutulup kaçırtılması gerekmektedir. Bu durum için en uygun aday tabii Topal Osman ve çetesi olacaktır.

DİRİ DİRİ VAPUR KAZANLARINDA İNSAN YAKAR..

''Topal Osman[3] Ağanın yaptıklarını aktaran birçok anlatım bulunmaktadır. Bir kaçını ele alacak olursak, Falih Rıfkı'ya göre Topal Osman basılan her Türk evine karşı 3 Rum evini basmak, mezarını kendine kazdırıp diri diri adam gömmek, vapur kazanlarında kömür yerine canlı adam yakmak gibi zulüm ve işkenceleri ile bölgeyi Rumlardan tamamen temizler. Görevinde ne kadar başarılı olduğunu Genelkurmay raporlarından anlarız. O tarihte çetecilik olayına karışan Rum sayısı 11.118 iken Rum çeteciler tarafından öldürülen Türk köylü sayısı 1817’dir. 1914 Osmanlı Salnamesi’ne göre Trabzon, Sivas ve Kastamonu vilayetlerinde yaşayan 450 bin Rum’dan 86 bini 1. Dünya Savaşı sırasında Rusya’ya göç etmiş, 322 bini 1923 nüfus mübadelesiyle Yunanistan’a gitmiştir. Aradaki fark olan 65-70 bin Rum’un 1916-1923 arasında şu veya bu şekilde hayatını kaybettiği tahmin edilir. ''(Aktaran Stefanos Yerasimos, Pontus Meselesi, Toplum ve Bilim, 1988-89 Güz sayısı.)

Karadeniz'de yaşayan Pontos Rum halkı, ya da halkımız demek daha doğru olur, kendisine uygulanan pogrom (dinsel, etnik veya siyasi nedenlerle bir gruba karşı yapılan şiddet hareketleri) günü olarak Mustafa Kemal’in Samsun'a çıktığı günü belirlemiştir. Bunun nedeninin Pontos Rumlarına yönelen planlı ve programlı pogrom sürecinin bu dönemde başlaması olduğunu düşünüyorum.

İSTANBUL VE ANKARA HÜKÜMETLERİ HARİÇ HERKES ONDAN RAHATSIZDIR

Bir süre sonra yerel idareciler Topal Osman'ın ve çetesinin yaptıklarından rahatsız olur. En azından rapor yazanlar açısından öyle olduğunu düşünüyorum.

Mustafa Kemal ve arkadaşları ile İstanbul hükümeti, nerede ise tüm bu raporlara kayıtsız kalarak geçiştirirler.Tüm bu olup bitenlerin planlı ve projeli bir katliamın uygulanması anlamına geldiğini gösterir. Hem İstanbul hükümetinin , hem de Ankara Hükümetinin bu katliamlar da ki rolü vardır.

Topal Osman'ın tüm yaptıklarını burada vermek olanaklı değil, fakat aşağıda belli başlı olayları paylaşacağım. Siz de bu olayların neden sonuç ilişkilerine baktığınızda Topal Osman'ın katliam ortaklarını da orada göreceksiniz.

Ocak Ağustos 1920’de 3. Fırka komutanı Rüştü Bey BMM’ye Osman Ağa’nın eşkıyalığından, taşkınlığından şikayet eder. Mustafa Kemal’den Topal Osman’a çekilen tel şöyledir:

‘Hizmet vatanseverliğini takdir, fakat işlerinizde daima hükümeti güçlendirecek biçimde hareket etmeniz.’

1921’de Lazistan mebusu Osman Bey Mustafa Kemal’e bir telgraf gönderir ‘Bu cahil adamın şimdiye kadar Giresun’da yapmadığı rezalet kalmadı. Rumlardan ve ahaliden aldığı yüz binlerce liranın hesabını kimse soramıyor. Şimdi eşkıyalığını Trabzon liman içinde yapmaya başlıyor ki bu halin devamı pek çok çirkin olaya sebebiyet verecektir.’

RUM MALLARININ ÜZERİNDEN SERVET OLUŞTURUR

Giresun Sancağı Reji Müdürü Rükneddin Bey daha da cesurdur. Uzun mektubunda şöyle der:

‘Osman Ağa tümden cahil biri olup, geçmişte bir hiç olduğundan bahsetmeye gerek yoktur. 1. Balkan Harbinde bir ayağının sakat kalması sonucu gördüğü iltifat ve yardımlardan başlayarak kahvecilik, balıkçılık yaparken, göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir zamanda milyonerliğe çıkan bu zatın kurduğu zenginliğin zorla ele geçirme olduğunu gözler önüne arz ederim. Memleketi terk ederek başka bir ülkeye kaçan Rumların mülk ve bahçelerini kendine, akraba ve soyuna sopuna ve dalkavukları arasında böldüğü gibi, bunların İslam halktan alacaklarına karşılık kasalarında sakladıkları senetleri (...) çaresiz köylülere geri vereceği yerde (...) senetleri zorla ödetmek veya karşılığında bir bölüm Müslümanların bağ ve bahçelerini zaptetmiş ve tapularını elde etmiştir (...) Batı cephesinde görünüşte vatan hizmeti ile uğraşırken bile memleketi hâlâ pençesinde tutmak için her araca başvurmakta ve acımasız işler yaptırmaktadır.MUSTAFA SUPHİ VE ARKADAŞLARIN DA KATİLİDİR AYRICA

''28 Ocağı (1921) 29 Ocağa [4] bağlayan gecede, Kazım Karabekir’in son derece mahir manevrası sonucu, Rusya’dan ülkeye dönüş yapmaya kalkan, TKP üyesi Mustafa Suphi ve 14 yoldaşının hançerlenerek Karadeniz’in karanlık sularına atılmasının sorumlusu balıkçı kahyası Yahya ve adamları da Topal Osman’ın yoldaşlarıdır. Kayıkçı Yahya daha sonra Mustafa Kemal’in emri ile öldürülmüştür. Bu olay da aydınlatılmayı beklemektedir.''

KOÇGİRİ DE KÜRTLERİ,ERMENİLERİ VE RUMLARI BİR ARADA KATLEDER

Koçgiri İsyanının bastırılması da yine artık nerede ise Mustafa Kemal'in sağ kolu olan Topal Osman'ın başında bulunduğu 47. alaya verilir. Topal Osman ve adamları Kürt halkını katletmekle kalmazlar aynı zamanda Suşehri, Koyulhisar, Reşadiye, Niksar ve Erbaa’daki Ermeni ve Rumları da öte dünyaya havale etmiştir. (Ahmet Emin Yalman’ın Topal Osman’la Mülakatı, Vakit, 19.2.1922)

MUSTAFA KEMAL'İN RAKİBİ OLAN TRABZON MİLLETVEKİLİ ALİ SÜKRÜ BEYİ ACIMASIZCA KATLEDER

Trabzon milletvekili Ali Şükrü beyin öldürülmesi Topal Osman'ın da sonu olur. Topal Osman’ın Meclis’te Mustafa Kemal Atatürk'ün sıkı rakibi olan 2. gurup üyesi olan Trabzon Milletvekili Ali Şükrü beyi, papazın bağı denilen bölgede bulunan evine çağırarak öldürdüğü düşünülür. Bazıları Topal Osman'ın kendi inisiyatifi ile bu cinayeti işlediğini bazıları da tersini söyler. Kesin olan Mustafa Kemal bu durumu fırsata dönüştürür ve hem muhalefetinden kurtulmuş, hem de artık kendi kontrolünden çıkan fedaisini de ortadan kaldırmış olur.

Topal Osman yaralı yakalanmasına rağmen öldürülür ve başı gövdesinden ayrılarak mezara gömülür. Ayşe Hür bir yazısında Ali Fuat Cebesoy’a dayandırarak bunu ifade ediyor.

Mustafa Kemal’in Topal Osman’ın ‘tepelenmesi’ [5] sırasında sessiz kalışını biraz imalı biçimde anlatır. (Siyasi Hatıralar) O dönemde TBMM zabıt katibi olan Mahir İz, Yılların İzi adlı anı kitabında hem Ali Şükrü Bey’in yıpratıcı muhalefetinden hem de artık hizmetine lüzum kalmayan Topal Osman çetesinden kurtulmak için bir taşla iki kuş vurulduğunu söyler.

12 EYLÜL DARBECİSİ EVREN TOPALI KAHRAMAN İLAN EDER

Mustafa Kemal'in 1925 tarihinde verdiği direkt talimatı ile Topal Osman’ın cenazesi Giresun kalesine gömülür. Uzun bir sessizlik olur. Bu dönemde Topal Osman için kimse bir şey yapmaz, nerede ise yok gibi bakılır. Bu durum 1980 darbesi ile değişir. Kenan Evren 1983 yılında Giresun’a ziyaretinde Topal Osman'dan övgü ile söz eder. Uzun sessizlik artık sona erer. Bu dönem itibarı ile asker kaçağı olan Kürt, Rum, Ermeni katliamlarından direkt sorumlu olan, zenginliğini ise tehcir sırasında yağmalamalardan kazanan topal Osman Ağa artık yavaş yavaş kahraman olarak anılmaya başlanır.

Tarih 1987 yılını gösterdiğinde yerel idareciler 2 Nisan’da Topal Osman'ı anar. Susurluk skandalı ile adını duyduğumuz Tümgeneral Veli Küçük Karadeniz'de görev yaptığı dönemde Topal Osman'ın hayatından çok etkilendiğini söyleyerek İstanbul da yaptırdığı Topal Osman Heykelini Giresun'a dikilmek üzere gönderir. Dönemin CHP’li belediye başkanı heykeli dikmeyi kabul etmez ve depoya kaldırır. Daha sonra asker devreye girerek 2001 yılında gönderilen topal Osman heykelini yine ibretlik olacak eski türkçe yazısı ile (sonra latin alfabesine dönüştürüldü) ‘Pontusçuların imhasındaki hizmetleri’ ifadesiyle Giresun meydanına diker.Daha bir kaç hafta önce CHP Giresun milletvekili[6] Topal Osman'ın aklanması için Hulisi Akar'a gensoru önergesi verdi

YA NEYE BAĞLILIK SÖZÜ VERDİĞİNİZE DİKKAT EDECEKSİNİZ YA DA HRANT, TAHIR ELÇİ DEMEYECEKSİNİZ

İşte tamı tamına Topal Osman budur söylediklerimin çok eksiği var fazlası yoktur. Televizyon şovları ile yapılan mitingler de bağlılk gösterdiğiniz şey tamı tamına bu. İktidarı kaybetmemek ya da iktidar sahibi olmak için yaptığınız şeyin farkında mısınız. İktidarı ve muhalefeti ile biz Pontoslu Rumları aşağılamayı da bir tarafa bırakıyorum, hemen gazetesinin önünde öldürülen Hrant Dink bu zihniyet tarafından öldürüldü. O Amed'in tarihine kurban olan Tahir Elçi'yi dört ayaklı minarenin önünde öldüren zihniyet yine aynıdır. Yarın aynı şey kalkıp sizi vurduğunda neyden şikayet edeceksiniz.Yani ya mazlum'un, ya zalimin yanında olacaksınız, bir taraftan halkların acımasız katili Topal Osman'ı övüp, diğer yandan Hrant'ı ve Tahir Elçiyi anamazsınız . Allah aşkına nasıl bir iktidar arzusu böyle bir deliliğe razı olabilir.Hala geç değil, böylesi dedilik hallerinden dönmek için.

Topal Osman kimdir ? sorusuna  uzunca verdiğim cevaptan  sonra 2011 senesinde Bafra hapishanesindeyken yazdığım  'Topal Seni' şiirini de sizlerle paylaşmak ıstiyorum . Bu şiiri yazmamda ki gaye aslında vefasız olan Giresun'a sitemimi ifade etmekti. Niye mi sitem ediyorum; Çünkü ömrü yettiğince Giresun'a belediye başkanı olarak hizmet etmiş olmasına rağmen sırf Rum olduğu için hemşehrileri Kaptan Yorgi'yi unutmayı, hatırlamamayı tercih edip , onun yerine yaşadığı dönem de Giresun'u haraca bağlamış, haraç vermeyeni ya dağa kaldırmış ya da katletmiş, Rumların, Ermenilerin, Kürt halkının, Mustafa Suphi ve arkadaşlarının aynı zaman da Trabzon milletvekili Ali Şükrü beyin katili Topal Osman'ı onure etmeleri ve Giresun meydanına anıtını dikmeleridir.

TOPAL SENİ

Hay uğursuz topal I hay uğursuz I Seni de dikmiş Giresun seni
Orta yerine meydanın I Seni de almış koynuna seni I Seni de kanlı hançer seni I Seni de ittihatçı kasap seni

Dikilmişte orta yerine meydanın I Güler bize otuz iki dişiyle I Ey gidi Giresun ey I Ey gidi celladına sevdalı ey I Dört yanını sis mi aldı da I Görmezsin topalın uğursuz yüzünü

Bilmez misin? I Suphi’yi Onbeşleri kanlı ocağı I Trabzon, Ordu, Amasya, Samsunu I Samsun’un Bafrası I Bafranın Nebiyanı I Nebiyanda Meryem Ana’yı I Haftaca kanayan dereyi I Öksüz Rum çocuklarını I Sürgünleri I Şeytan deresi ölü soyucuları I Hangi birini anlatayım sana I Hangi birini

Gözü dönmüş, kanı bitlenmiş topal seni I Seni gidi halklar kasabı seni I Seni de başımıza kahraman mı I diktiler seni I bekle otuz iki dişinle uğursuz seni I bekle “ucube” seni bekle I bekle halklarımızın kasabı seni bekle I dağılsın hele bekle dağılsın I bilincimizi saran karabulutlar I dağları asi I dalgaları hırçın
bir fark etsin I o tatlı meyvesini I nasırlı ellerindeki kuvveti

O AN

Seni uğursuzun yamağı I Seni ittihatçı besleme seni I Söküp atacağız seni I

Az kaldı I Bak

Yavaş yavaş dağlarımızdaki rüzgar I Yelkenimizi yarına dolduruyor I Emekçi halklarımız vardı varıyor I Nasırlı ellerindeki geleceğin farkına I Dağlarımıza ektiğimiz rüzgar I Bilincimizde fırtınaya dönüyor I Dağıldı dağılıyor bulutlar I Bilincimizin berrak mavisinde I Yeşili dağlarında I Horona duruyor yarınlarımız I Bekle bizi bekle I geliyoruz. I Bafra hapishanesi I Haziran 2011

Yannis Vasilis Yaylalı

.................................

Kaynaklar:

1) Arif Cemil, 1. Dünya Savaşında Teşkilat-ı Mahsusa

2)Ayşe Hür http://www.birikimdergisi.com/…/cagimizin-bir-baska-kahrama…

3)Ayşe Hür http://www.birikimdergisi.com/…/cagimizin-bir-baska-kahrama…

4)http://www.birikimdergisi.com/…/cagimizin-bir-baska-kahrama…

5)http://www.birikimdergisi.com/…/cagimizin-bir-baska-kahrama…

6)http://barisicinaktivite.com/pontos-soykiriminin-100-yilin…/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız için teşekkür ediyorum